2010 ANMASI
DURSUN AKÇAM ÖLÜMÜNÜN YEDİNCİ YILINDA KARTAL’DA ANILDI
“Kaf Dağları’nın çarıklı çocuğu”, yazar, gazeteci, öğretmen ve halk savaşımcısı Dursun Akçam, ölümünün yedinci yılında, Kartal’da, Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde yapılan bir toplantı ile anıldı.
Dursun Akçam Kültür ve Sanat Vakfı, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği İstanbul-Anadolu Yakası Şubesi ve İstanbul, Ardahan İli Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen toplantı, 19 Eylül Pazar günü, saat 13.00’te başladı, 16.00’ya kadar sürdü.
Özellikle Kars, Ardahan yöresinden yoğun bir katılımın olduğu toplantıya Prof. Dr. Oğuz Makal tarafından hazırlanmış “Kaf Dağının Ardındaki Akçam” belgeselinin gösterimi ile başlandı.
Katılımcı dernekler adına bir açılış konuşması yapan Cevdet Şentürk, öğretmeni ve akrabası olan Dursun Akçam’ı anlattı. Akçam’la birlikte yaşadığı köye ve yöreye aydınlık, değişimci yeni bir bakış açısının, başka bir ışıltının doğduğuna tanıklık etmiş olduğunu söyleyen Şentürk, bugün bulunduğu yerde, bir mikrofonla kalabalık ve seçkin bir topluluğa seslenirken, öğretmeninin üzerinde nasıl bir etki bırakmış olduğunu çok daha iyi duyumsadığını vurguladı.
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği İstanbul-Anadolu Yakası Şube Başkanı Zübeyit Çelik tarafından yönetilen açık oturumun konuşmacıları TÜYAP örgütleyicisi, gazeteci-yazar Deniz Kavukçuoğlu ve Dursun Akçam Kültür Sanat Vakfı Başkanı, yazar Alper Akçam idi.
[img-153-right] Açık Oturum yöneticisi Zübeyit Çelik, Cumhuriyet’in kuruluşundan Dursun Akçam ve onun yol arkadaşlarının yetişmesine kadar geçen süreçteki eğitim politikalarını özetledi. Türkiye Öğretmenler Sendikası eylemliliği içinde Dursun Akçam’ın kapsadığı içeriğin anlamını açmaya çalıştı.
Deniz Kavukçuoğlu 12 Mart sonrası Almanya’da bulunurken Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığından çıkarılmış olduğunu, 12 Eylül dönemi Almanya’ya gelen Dursun Akçam’la tanışmış olmasının ona yeniden ve başka bir yurt ve dünya kazandırmış olduğunu anlattı. Akçam’la birlikte Almanya’da uzun yıllar dostça, kardeşçe bir yaşam sürdüklerini, Hamburg Lincoln Str. No: 23’te bulunan Akçam’ın evinin Türkiye’den dışarı uğramış birçok aydına, sanatçıya ev sahipliği yaptığını söyledi. Dursun Akçam’ı tanımış olanın kendisi için büyük bir şans olduğunu söyleyen Kavukçuoğlu, onun ödünsüz bir devrimci olduğunu, [img-155-left-min] 12 Eylül yönetimi tarafından kendisine sunulan ve riyakârlık isteyen bazı önerileri elinin tersiyle nasıl ittiğini, hangi öfkeler içinde yaşadığını örnekledi.
Türkiye’ye döndükten sonraysa, bir tür unutulma ve dışlanmaya uğratılan Akçam’ın bu nedenle çevresindeki birçok kişiye haklı olarak kırgın olduğunu, onun hem insan hem bir yazar olarak hak ettiği ilgi ve desteği görememiş olmasının bugün de kendisini etkileyen bir tablo olarak yüreğinde yer tutmuş olduğunu vurguladı.
Son konuşmacı, Dursun Akçam’ın büyük oğlu yazar Alper Akçam, Dursun Akçam’ı en iyi anmanın, bir kültür insanı olarak doldurduğu yeri, yazdığı kitapları bugünkü iletişim koşulları içinde bir kez daha değerlendirmeyle, onun söylemini, yazın dilini çözümleme çabasıyla olabileceğini söyledi. Alper Akçam, Dursun Akçam ve diğer Köy Enstitülü öğretmenlerin, özellikle de yazarların halk kitleleri ve köylülük için bir uyanış, değişim, yenileşme kapısını açmış olduklarını, onların üst kültüre taşıdığı halk kültürü gücü ile Türkiye’nin bin dokuz yüz altmışlı ve yetmişli yıllarda başka dünyaya doğru yükseldiğini, ancak 12 Eylül cuntası ve emperyalist kültür saldırıları ile bu değişimin durdurulduğunu, bir geriye dönüş başlatıldığını açıklayan bir konuşma yaptı. Dursun Akçam’ın yapıtlarının bir kez daha okunmasının, onun ve yol arkadaşlarının iyi bilinmesinin bugünkü “seçkinci aydın” sorununu da göz önüne çıkaracağını, halktan kopuk aydın kişiliğin panzehirinin o yapıtlarda bulunabileceğini vurguladı…
Etkinlik bitiminde Dursun Akçam ve Alper Akçam kitapları üzerine söyleşi yapıldı.