2005 ANMASI
“KÖY ENSTİTÜLERİ PENCERESİNDEN DURSUN AKÇAM”
ANMA TOPLANTISI
20 Nisan 2005 Çarşamba günü saat 17.30’da, Adakale sokak, Petrol – İş salonunda yapılan bir toplantı ile Dursun Akçam ve Köy Enstitüleri anıldı.
[img-140-left-min]
Üç yüz kişilik olduğu söylenen salonun tamamen dolduğu, kimi zaman izleyicilerin ayakta kaldığı toplantı Edebiyatçılar Derneği, Arkadaş Yayınevi, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Eğitim- Sen 2 No’lu Şube, Eğit- Der, Ekin Sanat Dergisi, Ankara Emekli Öğretmenler Derneği ve KIBATEK (Kıbrıs Balkanlar Avrasya Türk Edebiyat Kurumu) tarafından düzenlenmişti.
[img-143-right]
Toplantı
salonu girişinde Dursun Akçam’ın Arkadaş Yayınevi tarafından basılmış kitapları
sergileniyordu. Ayrıca, salon girişi ve çeşitli yerlere 3-4-5 Haziran 2005’de
Ardahan’da yapılacak 1. Dursun Akçam Kültür Sanat Günleri ve Dursun Akçam
Kültürevi açılışıyla ilgili duyurular asılmıştı.
[img-141-left-min]
Açılış ve saygı duruşundan sonra
Dursun Akçam’ın Kuşadalı komşuları tarafından hazırlanmış VCD gösterimi
izlendi. Salonda oldukça duygulu anların yaşanmasına yol açan bu gösteriden
sonra Vedat Ülger’in bağlama eşliğinde söylediği halk türküleri dinlendi. Zaman
zaman tüm salonun türkülere katıldığı gözlendi.
Daha sonra “Mücadele İnsanı ve
Edebiyatçı Dursun Akçam” adlı panele geçildi. Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim
Vakfı temsilcisi İlhan Alkan’ın yönettiği panelde konuşmacı olarak yazar Vecihi
Timuroğlu, yazar Mustafa Şerif Onaran ve Eğitim- Sen 2 No’lu Şube Başkanı Özgür
Bozdoğan konuşmacı olarak söz aldılar.
İlk söz hakkını kullanan Vecihi
Timuroğlu, Köy Enstitülerinin kuruluş sürecinden başlayarak artsüremli bir
dizgelemde Köy Enstitülerini anlattı. Kuruluş ruhunu yansıtan, Mustafa Kemal
Atatürk, İsmet İnönü ve Milli Eğitim Bakanı, devrimci insan Saffet Arıkan
arasında geçen belgesel nitelikli kimi konuşmaları aktardı Timuroğlu.
Anadolu’nun aydınlanması, özellikle kırsal alandaki karanlığın yırtılabilmesi
için seçilerek görevlendirilmiş Saffet Arıkan’ın, Mustafa Kemal’den tam yetki
aldığı, uzun erimli bir tasarım doğrultusunda ilk adım olarak Eğitmen Yetiştirme
etkinliğinin gerçekleştirildiğini dile getirdi. Köy Enstitüleri’nin Mustafa
Kemal’in kendi insanına, Anadolu köylüsüne yönelik büyük devrimci girişiminin
bir ürünü olduğunu belirtti. Timuroğlu, Köy Enstitüleri’nin
kuruluşu ve sonrasındaki gelişmeleri de özetledikten sonra, kimi sosyalistlerin
Köy Enstitülerine yönelik yanılgılarının, küçümseyici tavırlarının,
Enstitülerin gerici- sömürgen güçler tarafından kapatılması kadar acı verici
bir yanlış, bir yanılgı olduğunu özellikle vurguladı. Kemal Tahir ve kimi
aydınların, Enstitüleri, kapitalizme bir işgücü yetiştirme aracı olarak
gördüklerini, sömürücü güçlere avadanlık olacak insan malzemesi sağlamak için
kurulmuş olduklarını söylediklerini, bu şaşkınlığın bugünlere varan yansımaları
olduğunu bildirdi. [img-142-right] Köy
Enstitüleri’nin asıl hedefinin toprak reformu ve Anadolu’daki karanlıktan
yararlanan feodal çağ temsilcilerini yok etmek olduğunu söyledi Timuroğlu.
Devrimci, ilerici, aydınlanmacı çeşitli yönlerini açıkladı... “Dursun Akçam’a
Cilavuzlu Yiğitliği veren ve Dedekorkut Dili’yle donatan işte bu Köy Enstitüsü
ruhudur” diyerek sözlerini bağladı
Daha
sonraki konuşmacı Mustafa Şerif Onaran, Dursun Akçam’ın özellikle diliyle, dile
kazandırdıklarıyla ilgili bildirisini sundu. Akçam’ın çeşitli kitaplarında
kullandığı zengin dilin, Türkçe sözcük dağarcığına yeni katkılar sağladığını,
onun kullandığı kimi sözcüklerin hiçbir sözlükte bulunmayan, kök yapısıyla arı
bir Türkçe’den gelen, halk içinde yaşamını sürdüren sözcükler olduğunu
örnekledi Onaran. Sözcükler ve deyimlerle ilgili açıklamalar yaptı. Dursun
Akçam’ın özellikle dil özellikleri bakımından çok önemli bir yazar olduğunu
özellikle tekrar tekrar belirtmek gereğini duyduğunu, bu bakımdan neredeyse
benzersiz bir yer tutmuş olduğunu bildirdi. Haley öyküsünden ve diğer
öykülerinden verdiği örneklerle, onun dilde ve aydınlanma sürecinde sürekli bir
“kurtuluş” vurgusu yaptığını, söyleminde hep ilerideki bir geleceğe yönelik
açılımlar bulunduğunu örneklemeye çalıştı. Son
olarak söz alan Özgür Bozdoğan, şube yöneticisi olarak içinde bulunduğu
öğretmen mücadelesinde Dursun Akçam’ın mücadeleci, devrimci öğretmenlik
yaşamının yerini tanımlamaya çalıştı. Akçam’ın, edebiyatçılığının,
öğretmenliğinin, gazeteciliğinin yanında, belki onların tümünün üstünde bir
öğretmen mücadelecisi olarak anılması gerektiğini bildirdi Bozdoğan. Dursun
Akçam’ın, 1962 yılında, sonradan kendini feshederek TÖS’e katılacak Türkiye
Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu’nun karşı çıkmasına karşın öğretmen özlük
hakları için Kırıkkale’den Anıtkabir’e ilk öğretmen eylemini gerçekleştiren
öğretmen önderi olduğunu belgeleyen gazete küpürleriyle konuşmasını sürdürdü.
1969 Öğretmen Boykotu’nda Dursun Akçam’ın yöneticisi , ikinci başkanı olduğu TÖS’ün üye sayısının iki katı öğretmeni, ülkede çalışan toplam yüz yirmi bin
öğretmenden yüz binin üstündeki bir sayıyı eyleme katmayı başarmış olmasının
üzerinde çok durulması gereken anlamlar taşıdığını bildirdi.
Özgür
Bozdoğan, Akçam’a yönelmiş gerici, yobaz saldırganlığın bugünlere kadar
uzanabildiğini de bir internet sitesinde yer alan yazıyla örnekledi... Yedi
savunmasız TİP’li öğrenciyi boğarak öldürmekten yargılanan bir adın, söz konusu
internet sitesine gönderdiği yazıda, gerici, yobaz saldırganlığa karşı
antiemperyalist, aydınlanmacı bir çizgi izlemiş, sanatçı, gazeteci Dursun
Akçam’dan “roman moman da yazmış”, “zamanında milli eğitimin milli’sini
kaldırmaya uğraşmış” birisi olarak söz ettiğini bildirdi.
Toplantının
son bölümünde yönetici İlhan Alkan’ın Akçam’la ilgili genel bir değerlendirmesi
yer aldı. İzleyicilerden söz alanların yaptığı katkılardan sonra yaklaşık üç
saat süren anma toplantısı bitirildi...